Ana içeriğe atla

Hanedan'da Köy Kahvaltısı ?


Fotoğrafa baktığınızda tipik bir Türk köy kahvaltısı masası görünüyor. Bu özel ve iştahlı görüntüyle yazımıza başlamak istedik. Bilesiniz ki tüm Türk köylerinde jambon ve sigara böreği kahvaltı sofrasının şartıdır.

Bu yazının bu görselle uzaktan yakında bir ilgisi yoktur. Sadece kahvaltı diye arttırdığınızda Google Görsellerde çıkan sonuçlardan birisidir...

İzmir - Çeşme Otobanı açıldığından beri tercih edilmeyen eski yol üzerinde 3-4 adet kahvaltı salonu vardı ki bunlar 30 yıl öncesinin efsanesiydi. Son yıllarda hafta sonları kaçamaklarının popüler hale getirdiği kahvaltı salonları, köy kahvaltısı adı altında türlü türlü sahtekarlıklar yaparak cahil kentlimizi kandırmaktadırlar.

Öncelikle bu büyük bir sorundur ve kandırmacaya artık birilerinin son vermesi gerekmektedir. Neden mi? Köy kahvaltısında tereyağı pastorize edilmiş markalı bir ürün olmamalıdır. Zeytin salamuradan başka alternatiflere sahip olmalıdır. Kaldıki siz Zeytin'in merkezi sayılabilecek bir ülkede hizmet veriyorsanız Zeytin'in yapı taşlarına kadar uzman olmalısınız. Sucuk yumurtadan başka alternatifiniz yoksa menüye koyacak, Ege köylerini gezmenizi ve evlerde neler yendiğini gözlemlemenizi öneririz. Kızartma, gözleme, yeşillik, çingen salatası gibi ürünleri sofraya getiremeyen Köy Kahvaltısı düpedüz bir sahtekarlıktır. Bir de bunu fahiş fiyatla satarsanız daha da ayıptır. 

Karaburun yakınında bir mekanın Kopanisti'yi bilmemesi gibi bir özür olamaz. Biz çok detay istedik belki. Hurma zeytin desek? Zeytinler adını taşıyan köyde hizmet veren bir mekanın Zeytin'den anlamasını istemek çok olmasa gerek. 

Gelelim bugünkü yazıya ilham veren mekana... 

Adı üstünde köy kahvaltıcısı. Mekan Zeytinler... Yani Çeşme- Alaçatı'dan bir önceki çıkış. Yani Karaburun yol ayrımından da sonra. Yani İzmir'e 50 km. Köylere 5 dakika. 

Mekan o kadar meşhur ki sabah 08:30'da önünde sıra oluyor. (Nesi meşhur anlayamadık?)

Bizde Yengen ailesi ve takipçileri olarak tesisi hasbelkader değerlendirme gafletinde bulunduk. İşte maceramız. 

Otoparka vardığımızda küçük çaplı bir kriz yaşayacağımızın işaretlerini almıştık. Neyse çok zorlanmadan ve hiç yardım gösterilmeden yerleştirdik araçlarımızı. 

Salona girdiğimizde, bir kaç masanın kalkmakta olduğunu gördük. Ancak nezaketen görevli garsonlara sorma gafletinde de bulunduk. Boş masalarının olup olmadığını bilmediklerini, boş bulduğumuz bir yere konuşlanmamız gerektiğini söyleyerek müthiş özverili ve kibar yaklaştılar ! 

Neyse bir boş yer bulduk ki bizden 3-5 dk önce masayı terk ettiklerini anladık Çünkü masa henüz toparlanmamıştı. Gidenler kaçmış gibiydi. Tabakları yarım kalmıştı. Garsonların belki hizmetkarına rastlarız ümidiyle ellerimizi kaldırıp yardım istedik. Birisi ile göz göze geldiğimizde pişman olduğunu anladık ama artık kaçarı yoktu. Bizim masayı toplamalıydı. 

Büyük bir tepsiye ne var ne yok topladı ve gitti. Gidiş o gidiş... 

Yaklaşık 10 dk geri gelmedi. 

Başka garsonlara seslendik "O masaya başka arkadaş bakıyor" yanıtını aldık. 

"O arkadaşı bize yönlendirin" dedik. "hıhı" dediler. 

Otoparktaki ve terk edilmiş masadaki işaretler bize terk etmemizi söylemişti aslında ancak "o kadar yol teptik, bu kadar insanın bir bildiği vardır pes etmeyelim" dedik. 

Kahvaltı istiyoruz dedik. İkinci cümleye başlayamadan garson uzadı.

Elinde kahvaltı tepsisiyle geldi ama çay yoktu, ekmek yoktu.. 
Güç bela komilerden çayımızı aldık ama ekmek olmayınca ortadakilerin bir anlamı olmuyor. 

Ayrıca omlet, sucuk vs ek bir şeyler söylemek istiyoruz da garsonumuz yine kayıp. 

Neyse bir ara göründü ışık hızıyla siparişleri aldı gitti. Ve gelen siparişler tahmin edebileceğiniz gibi yalan yanlıştı. Düzeltme cesaretini kendimizde bulamadık. 

Gelenlerle idare etmeye çaba sarfedecektik. 

Bu arada tereyağı pastörize, peynirler pastörize edilmiş paket peynirleri, reçel ve bal kesinlikle ev üretimi/köy üretimi değildi. Omletler de ona keza... 

İkinci çayları kahvaltı bitiminde soğuk alabildik. Arada boğulan arkadaşlara araçlarımızdaki sulardan ikram etmek zorunda kaldık. Çünkü bir su istemek işletmeye hakaretti. 

Bin bir kahırla kalkmak istedik. Hesabı ödemeden gitmeyi kendimize yediremedik ama hak etmişlerdi ve fark etmezlerdi. Sırf hesap sorabilmek ve özürlerini merak ettiğimizden hesap ödemeye kasaya gittik. Hesabı ödemeden önce hesabı soracaktık. Kararlıydık. 

Kasadaki hanımefendiye işletmenin sorumlusunu sorduk. "Buyrun ne vardı?" dedi.

Yaşadıklarımızı anlattık. Pek önemsemez bir tavırla "Ah bunu yapanı bir bulsam ben neler yapacağım ona" dedi. Dediğinde o arkadaş yanındaydı ve onu işaret ettik. "Git şu masaları da kaldır" dedi. Yanından savuşturdu adamı. Anlaşılan işaret ettiği masalarda hizmetten pek memnun değildi. Hizmet anlayışlarında, memnun olmayan müşterileri def ederek standart memnuniyet oranını arttırmak vardı. 

Güldük eğlendik paramızla rezil olduk. 

Bu mekan neresi mi? 

Four-Square'de öve öve bitirilemeyen, hiç bir esprisi olmayan, hiç bir hizmet alamadığınız bir mekan olan HANEDAN... 

Zeytinler'de hizmetinizde... 

Sakın olan bildiğinizden şaşmayın Manzara Kahvesi'nde çay gevrek yapın daha iyi... 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...

İzmir’in Tarihine Bir Adım Daha Yakın

Fisun Yalçınkaya, İzmir Agorasını Kazı Başkanı ile birlikte gezip Milliyet Gazetesi'nde yayınladı. Bugünkü gazetelerde yer alan haberi sizlerle paylaşıyoruz. Belki bu vesile ile her gün önünden geçtiğiniz antik kenti bir kez gezmek istersiniz. Buyrun haberi olduğu gibi alıntılıyoruz... Gladyatörlerden, gemilere Roma günlük hayatına ışık tutan graffitileri, hamamı, kent alanıyla geniş ve zengin bir antik kent olan ve Total Oil Türkiye’nin desteklediği Smyrna’yı Kazı Başkanı DEÜ arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la birlikte gezdik ve çalışmalardaki yenilikleri dinledik...